Ana Sayfa Blog Sayfa 3
25 Kasım 2000-Bu özgürlükler ülkesinde hiçbir şey yasak değil. İstediğiniz dilde yazılı, görsel ya da işitsel yayın yapabilirsiniz. Hiçbir engel yok önünüzde. Para hariç.  Evet, bu sihirli kelime özgürlüklerin kısıtlanmasının da gayet etkin bir aracı olabiliyor bazen. İsveç Göçmen Dairesinin internet sayfalarında göçmenlere ait 180 adet gazete/dergi var. Fakat bu gazetelerin 100'den fazlası yayın hayatına son vermiş durumda. Var olan...
Andıç Anketi
13 Kasım 2000- Türkiye'de gazeteci Mehmet Ali Birand ile Cengiz Çandar'ın başını yiyen Andıç olayı, Çandar'a Sabah'ta sansür uygulanmasından sonra yeniden, hararetle tartışılıyor. Acaba İsveç'teki gazetecilerin başına da böyle bir Andıç olayı gelse, ne yaparlar, neler düşünürlerdi? Merak ettim. İsveç'teki gazete yönetimlerine basın özgürlüğünün sınırlarını, baskı odakları karşısındaki tutum ve düşüncelerini öğrenmek amacıyla aşağıdaki soruları yönelttim: 1- Ordu ya...
Bir derin devlet öyküsü
İsveç'in ünlü yazar ve gazetecilerinden Jan Guilou ile Peter Bratt 1973 yılında gizli bir haber alma örgütünün parlementonun kontrolunun dışında kanunsuz işler yaptığını ortaya çıkardılar. Ajanlarla yapılan röportajlar ve yayınlanan resimler büyük bir skandal yarattı.  Örgüt, işyerlerindeki komünistleri takibe alarak haklarında rapor tutuyor ve bu bilgileri diğer batı devletlerinin istihbarat örgütleri ile değiş tokuş ediyordu. Bu durum hem kanuna, hem...
2000 Yılında IT-Yupileri
Son yıllarda İsveç'te yepyeni bir zengin takımı türedi.Yaşları genellikle 20-25 civarında ve çoğunluğu erkek olan, geleneksel zengin tiplemesine uymayan bu yeni zenginlere IT yupileri deniyor. Bunların ortak özelliklerinden en belirgin olanı, günün 24 saatinin en az 20'sini sanal alemde geçirerek çalışma rekoru kırmaları. Ama onlar çalıştıklarını inkar etme ve ''Biz sadece eğleniyoruz'' deme eğilimindeler. Ortak giysi renkleri siyah. Yine...
İsveççe gazeteler
1998-Bizim gazetecilerimiz Türkiye'de meslektaşlarının aldıkları rüşvetleri yaptıkları şantajları tartışırlarken İsveçli gazeteciler de boş durmuyorlar. Onlar da şu son günlerde oldukça yoğun bir tartışmanın içindeler. İsveç basını son zamanlarda gazetecilerin bir ürün tanıtımı için gittiği gezilerin masraflarının ürün sahibi firma tarafından ödenmesini tartışıyor. Bu durumun gazetecinin tarafsızlığını etkileyeceğini ve okuyucunun yanlış bilgilendirileceği endişesindeler. Gazeteciler sendikası tarafından irili ufaklı 100 gazete -dergi arasında...

Evlatlık

1
Evlatlık
20 Ekim 2004  - Onu kundakta bir bebekken asker olan amcasına evlatlık verdiler. Aslında hiçbir şeyi eksik değildi yetişirken. Gerçek kimliğinin bilgisi dışında. Hiç kimse cesaret edemiyordu ona gerçeği anlatmaya. Baba bildiği amcası, tehdit ve baskıyla sindirmişti herkesi. On sekiz yaşına geldiğinde öz ana bildiği annesi, canı, feci bir trafik kazasında ellerinde öldü. Babası kısa bir süre sonra yeniden evlendi. Yeni...
Rüyalarında aşık oldu ona. ''Bu nasıl aşk?'' diyene, - Kalbimden olur olmaz zamanlarda muhteşem yoğunlukta bir sevgi akıyor ona doğru. Sanki kalbim yerinden fırlayacakmış da onun kalbine konacakmış gibi, diyordu. - Onun kalbinden sana akan bir şeyler var mı bari?, diye alaycı alaycı soranlara, gözlerini bir çocuğun masumiyetiyle kocaman açarak; - O böyle...

Sevdalı Deniz

1
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, cennet kadar güzel bir beldede cennet gibi bir koy varmış. Bu koyun ötesi açık denizmiş. Denizle koyu birbirinden kocaman bir şamandıra ayırırmış. Cennet koy, daima sakin daima güvenliymiş. Açık denizde kopan fırtınalardan, koca dalgalardan hiç ama hiç etkilenmezmiş. Her zaman koyu yeşil bir rengi ve ılık bir suyu varmış. Denizin rengi ise...
Geleceğin varsa göreceğin de var. Hem gelme desek de geleceksin nasılsa. Korkar mıyız sanıyorsun? Bilmez miyiz sanki oyunlarını? Her seferinde ‘’yenilendim’’ deyip çıkarsın karşımıza ama nedense her yeni versiyonunda eskiyi aratan bir arıza bulunur mutlaka. O arızalar ki süregiden yılın herhangi bir yarısında o ‘’bozuk’’ yılı üreticiye geri verip eski versiyonu talep etme arzusu doğurur insanda. Tamam tamam… Satılan mal geri alınmazmış...
Hayatımın en berbat ama aynı zamanda da en anlamlı ve heyecanlı yıldönümünü yaşadım 2008’i 2009’a bağlayan gece.  Tam anlamıyla bir karanlıktan aydınlığa çıkış yolculuğuydu bu. Sanki asırlar sürdü.  Yine yeniden, kimbilir kaçıncı kez… Ah bilmem ki daha kaç kez yaşayacağım bu bitmez döngüleri? Sonu yok gibi. Yürek dayanmıyor bazen. O yürek ki, yanıyor yanıyor kül oluyor da uslanmıyor ve her...